10 Kasım 2014 Pazartesi

KOPUŞ

Bir tane de benden olsun...

KOPUŞ 
Üstüne düşündükçe yakınlaşmaz...
aksine uzaklaşır,
ne kadar düşünmezsen;
o kadar çok seninledir...
üstüne üstüne düşünüp, 
aslında gittiği yere, senin ittiğindir; kopuş,
kırmızıdır; yakar,
zencefildir; çeker,
baharattır bildiğin,
mısır çarşısında yürümeye benzer,
kafanı kaldırım taşlarına gömsen,
kokusu burnunu sızlatır...
aldırır insana kendini kopuş,
güvenli bir kahroluştur,
huzurlu bir gömülüş,
toprağı yorgan gibi üzerine çekip,
oksijeni; ancak yağmur yağınca gözlerinden almaktır.
hayatına geri dönüp, 
başlamadan bitirdiğin yoldur,
sızısı; kalpte,
tadı; damaklarda,
gerçeği; yine bildiğin sokaklarda,
ilk defa çıplak ayakla yürürken,
yeniden eski pabuçlarını söylene söylene aradığın dolaptadır…
birgün; bir zaman oldu, kendimden kopmuştum dediğin andadır…kopuş... 



9 Kasım 2014 Pazar

1 DAKİKA 16 SANİYE

İçinde bulunduğumuz çağ bireyi durmadan bir tempoya uymaya davet ediyor.
Davet etmesi yetmiyor, buna zorunlu olduğunu hissettiriyor, zamanla kabul ettiriyor...
Bütün öğretileri bu yönde bilinçaltına zerk ediyor:
  • Durma !
  • Dünya kaçıyor, yakala !
  • Bak herkes birşey yapıyor, yapış !
  • Fark yarat, tempo, tempooo !
  • O kurstan buna, bundan ona yetiş, habire abidik gubidik yerlere para dök hiçbirini tam olarak yapamadan...Hiçbirinin hakkını tam vermeden (ama merak etme zaten maksat senin para dökmen)
  • Herkes gördü Prag'ı bak sen hala buralardasın ! Vizyonunu genişlet, Guam'a git Mariana çukuruna dal !
  • Önce bir gezgin tavrıyla alışveriş yap mesela, olaya ısın...
  • Bol cepli yarım ceketler al haki...ayağına, topuklarının içine edecek arazi botları al ve onu Nişantaşında giy...maksat; ısınma turları, konsepti yakala, gitmesen de 'miş gibi' yaparsın...
  • Kendini hep eksik hisset ki, kurumsal hayatla yüksek standartlara ulaşma seni.......tamamlasın :))
Bu trene binmeden önce;
  • Dünyanın neden kaçtığını düşün; bu kadar çok kovalayanın olsa sen ne yaparsın ? 
  • Bazen biraz dursan o da nefeslenecek, ohhh çekecek bir duracak...
  • 'Aaaa hayatım yapan yapıyor, herkes yapıyor' nidaları duydun mu yakınından....toz ol :)) Yapan yapsın...sen de yaparsın merak etme...kendi istediğin zaman yap...mümkünse:))
  • Ihlamuru, limonu, hayatın sesini yabana atma...onu da hatırla, hengamenin içinde...eğer duyabiliyorsan, inan büyük iş...Yankı Yazgan Hocanın dediği gibi:
    'KENDİNİZE DÖNÜP ‘BU HAYATTA NELERİ YAPTIM?’ DEDİĞİNİZDE ÇOĞUMUZUN AKLINA BÜYÜK ŞEYLER GELİYOR. KİMSE DEMİYOR Kİ; BEN ÇOK GÜZEL KÖFTE PATATES KIZARTTIM, SAÇLARIMI GÜZEL KESTİRDİM, TEMİZİM... OYSA BUNLARI YAPAMAYAN BİRÇOK İNSAN VAR. YAPABİLDİĞİMİZ BİRÇOK ŞEYİ YOK SAYIYORUZ. YAPABİLDİKLERİNİZİ HİÇE SAYARSANIZ HAYATTA İLERLEYEMEZSİNİZ…'
  • Bak bakalım 1 dakika 16 saniyeye tahammülün kalmış mı ? 







2 Kasım 2014 Pazar

MENDİLİMDE KAN SESLERİ

Şiiri ucundan yakaladığımı düşünürüm. Okumayı çok, bazen okuyanı daha çok severim, hakkıyla...
Geçen gece dost meclisi vardı, rakı oldu, sohbet oldu, Şekip Ayhan Özışık oldu, Özdemir Asaf falan derken, sanatçı dostumuz Somer Karvan bir Edip Cansever patlattı ki, ben oksijen zehirlenmesi geçirdim...Edip Cansever'i okumuşluğum vardır ama bu kadar büyük bir ıska affedilir cinsten değil...
Şiir herşeyi anlattı ama Somer de ona anlattırdı...o derece yani...

Bilene hatırlatmaca, bilmeyene buyrun...

MENDİLİMDE KAN SESLERİ

Her yere yetişilir  
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama  
Çocuğum beni bağışla  
Ahmet Abi sen de bağışla  
Boynu bükük duruyorsam eğer  
İçimden öyle geldiği için değil  
Ama hiç değil  
Ah güzel Ahmet abim benim  
İnsan yaşadığı yere benzer  
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer  
Suyunda yüzen balığa  
Toprağını iten çiçeğe  
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine  
Konyanın beyaz  
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer  
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir  
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları  
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına  
Öylesine benzer ki  
Ve avlularına  
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)  
Ve sözlerine   
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)  
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer  
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne  
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına  
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına  
Minibüslerine, gecekondularına  
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.