31 Aralık 2014 Çarşamba

YEKPARE...

Evrende yaşıyorsan; yıla takılma,

Senin benim bildiğim yıl sadece bu topraklarda 365 gün küsur...bölemezsin ki zamanı...

Enerjiye, çakraya, satürne, jüpitere, uçan tüy gördüğünde kaza değil meleğe, ulu dağların zirvesinde başını arkaya yaslayıp güneşe, inzivaya, intizara, yeşile, çiçeğe, börtüye-böceğe, simitçi martıya, inatçı kuzguna, yaşadığın memleketinin insanına, leşçisine, beleşçisine, yüreklisine, nasibini almamışına, alamamışına, kendi iç hesaplaşmana, yarınına, ayrıldığına, kavuştuğuna, sevdiğine, sövdüğüne, herkesi kendi meşrebine göre kabul eden yüce gönlüne, yılın son günü bu topraklarda biriken bütün mahlukatın enerjisine inanıyorsan;

Ve bütün bunlara inanırken hala; özgür bir kuş gibi uçup, altındaki tarlalara, ovalara, nehirlere, okyanuslara selamla... çitlere, tellere aldırmadan sadece gittiğin yolun keyfini çıkarmak düsturunsa...
2014 bitmiş, 2015 gelmiş kime ne? Yıl değil evrendir zaman...yekparedir...

                       Bak ne diyor evren müzikle:))
 
                                   "Listen To The Man"

I feel your head resting heavy on your single bed
I want to hear all about it
Get it all of your chest, oh
I feel the tears and you’re not alone, oh
When I hold you, well I won’t let go, oh

Why should we care for what they’re selling us anyway?
We’re so young, girl, and you know, whoa

You don’t have to be there, babe
You don’t have to be scared, babe
You don’t need a plan of what you wanna do
Won’t you listen to the man that’s loving you

Your world keeps spinning and you can’t jump off
But I will catch you if you fall
I can’t tell you enough
I hate to hear that you’re feeling low
I hate to hear that you won’t come home

Why should we care for what they’re selling us anyway?
We’re so young, girl, and you know, whoa

You don’t have to be there, babe
You don’t have to be scared, babe
You don’t need a plan of what you wanna do
Won’t you listen to the man that’s loving you, whoa, whoa, whoa.

Easy, easy and a one, two, three, oh
Easy, breezy if you come with me, oh
Easy, easy and a one, two, three, four, five, six, seven eight, nine, nine, nine, nine.

You don’t have to be there, babe
You don’t have to be scared, babe
You don’t need a plan of what you wanna do
Won’t you listen to the man that’s loving you, whoa.

You don’t have to be there, babe
You don’t have to be scared, babe
You don’t need a plan of what you wanna do
Won’t you listen to the man that’s loving you, whoa, whoa, whoa, whoa

12 Aralık 2014 Cuma

DİLSİZ UŞAK

Çok faydalı;
Bir kere dilsiz; dinliyor...
Üstüne astığının şeklini alıyor, 
Kemik gibi sert olup, kendi hiç değişmezken...
Sadece duruyor;
Anla diye,
Susuyor;
Gör diye...
Sırtına ne vurursan taşıyor,
Ya da,
Üstüne almaya bayılıyor, üstüste...
Bazen senin astığın yükler ağırlaştıkça;
Hafiften dengesi bozulup öne-arkaya eğiliyor...bükülmeden,
Hatta bazen düşmesi için;
Yazlığını, kışlığını, günlüğünü, iç çamaşırlarını topyekün asanlar bile var...
Eh; o zaman düşüyor...çok ses çıkarmadan.
Bir marifetsizliği var yalnız; kendi kalkamıyor...
Kemik gibi sert, bükülmüyor ama hala sana-bana ihtiyacı oluyor...kalkabilmek için...
Sen ona baktıkça, o da sana bakıyor.
Dilsiz Uşak...
Son yıllarda satışında patlama olmuş...
Haberden okudum, aklıma düştü...