4 Mart 2014 Salı

DEMİR ALMA ZAMANI VE ONUN HİKAYESİ

Demir almadan önce,
Onun hikayesi uzun...çooooooook uzun...
Hazırsan... başlayayım;
Üç şarkıyla başlar hikaye...
Biri; olduğunu varsaydığım, 
Diğeri olduğum...
Üçüncüsü...bilmediğim...
Uzak diyarlara öykünmenin hikayesidir özü,
Botanikten çıkmaya çalışan bir çocukluk-gençlik hikayesi,
Ahşap pencereye soğuk girmesin diye konulan bezlerin arasından Atakuleye demlenen çaylarla 
Tahir'in gördüğü ışığı arama hikayesi...
Çok uzun...ne yapacaksın? 
Okuyacak mısın? 
Yorum yapmadan...katacak mısın, katılacak mısın?
Bana zor, dilime kolay bu hikaye...bekleyecek misin?
Burası ne, orasında ne anlam var demeden...
Görmenin; insana ait değil, insanın görmeye ait olduğunu bilerek,
Ve; görmenin asıl, insanın tali olduğunu sorgulamadan,
dinleyecek misin?
Eh...
O zaman üç şarkının ilkiyle başlayalım

She's got a smile it seems to me
Reminds me of childhood memories
Where everything
Was as fresh as the bright blue sky
Now and then when I see her face
She takes me away to that special place
And if I'd stare too long
I'd probably break down and cry

Oh, oh, oh
Sweet child o' mine
Oh, oh, oh, oh
Sweet love of mine

She's got eyes of the bluest skies
As if they thought of rain
I hate to look into those eyes
And see an ounce of pain
Her hair reminds me of a warm safe place
Where as a child I'd hide
And pray for the thunder
And the rain
To quietly pass me by

Oh, oh, oh
Sweet child o' mine
Oh, oh, oh, oh
Sweet love of mine

Oh, oh, oh, oh
Sweet child o' mine
Oh, oh, oh, oh
Sweet love of mine

Oh, oh, oh, oh
Sweet child o' mine
Oh,
Sweet love of mine

Where do we go?
Where do we go now?
Where do we go?
Oh, oh
Where do we go?
Oh,
Where do we go now?
Where do we go?
Oh, (sweet child)
Where do we go now?
Oh,
Where do we go now?
Oh,
Where do we go?
Oh,
Where do we go now?
Oh,
Where do we go?
Where do we go now?
Where do we go?
Oh,
Where do we go now?
No, no, no, no, no, no
Sweet child,
Sweet child of mine.

 

 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder