Eğitimlerde en çok şaşırdığım konulardan bir tanesi, çalışanın mutluluk ve huzuru bilfiil çalıştığı kurumundan beklemesi ve hatta bunu kendinde hak olarak görme illüzyonu oluyor. Kurumsal hayatı, hayatın bizatihi kendisi haline getirdiğimiz bir gündemde, duygusal doygunluğu da kurumlardan bekleme gibi ultra-romantik ve hiper-ironik hallere giriyoruz ya...baravo diyorum.
İşin daha da trajik tarafı, bazen kurumların gerçekten bize, kendi iyiliğimiz ve tatminimiz için kariyer planlaması filan yaptığını da düşünebiliyoruz. Yani şunu diyorum:
' Tabii ki altıbuçukta çıkabilirsin yalnız işler bitmiş olacak (Aaaa harika yaa, baya altıbuçukta çıkabilicem yaaaniiii, süper iş...)
' Tatilini matilini kullan kafanı düzelt öyle gel...(Ya süper bi yer burası, zorla tatile çıkarıyorlar..)
' Ürün Geliştirme ve Piyasaya Uyarlamadan Sorumlu Bölge Dizayn Üst Ekip Takım Yardımcısı oldun...(Acaip bi şey yaaa....nasssı bi ünvan yaaa...sürekli yükseliyorum...yalnız param artmıyor galiba neysssee...o da olacak tabiiii)
'Seninle çok çalışmak istiyoruz ancak buranın rutini seni artık tatmin etmeyecek korkusuynan 4857'ye göre muhasebeye bi uğrar mısın?? 'Efendim???
'Sürekli aynı işi daha çok yapacaksın ama hergün farklı hazlar almayı başaracaksın...sana acaip bir mentor ayarladık...hatta guru guru...koç koç...(Baya yatırım yapıyorlar bana, uzun vadeli düşünüyorlar yaniii...)
Ki bu ve benzerlerine profesyonelce insan kaynağı yönetimi diyoruz, değil mi :)))
Herneyse, abiler yapmış özeti bana mı kalmış...
oğulcum, damardan girmişsin konuya, bir şarkı da bu kadar mı cuk oturur yazıya?...bravo hem sana hem de abilerimize:)
YanıtlaSilthe child is grown.. the dream is gone... and I have become comfortably numb...ühüüüü...
ne çektik be korpırıtlayftan ne çektik...
(bu arada korpırıtlayf'ı bu şekilde yazmak çok hoşuma gitti:) pırıt zırıt tırıt...
Füsun yorum için çok teşekkürler. Makum korpırıtlayf...kimi girmek ister kimi çıkamaz :))
YanıtlaSil